Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cilt I: 587


Sarı, oturuyordu sarı dağın tepesinde.
Gözünün seçebildiği sonsuzluklara bakıyor;
Ama hiçbir şey göremiyordu neden ise.
Sarı, bakıyordu yine, yerden göğe yükselen kumların şekline.
Hepsi elmas kadar saydam, kuvars kadar tek düze
ve komşu olduklarını bildiği sonsuzluklarında göklerini taşıyorlar birlikte.

Sarı dağ sonsuz bir yurdu gölgeliyor yine,
Sonsuz sayıda, sonsuz insan
ve hepsi de sonsuz kere anlaşmışlar birbirleriyle.
Burasında her şey böyle;
Saydam gölgelere düşmüş yurtlar,
Nehir gibi akan kumlar,
Her şeyi içine alan sütunlar,
ve insanlar...

Okuduğumuzda anlaşılamayan şekilde,
615'in dilinde de yok
495'inkinde de...
Sadece bilirlerdi, her şeyi ve her kimseyi
Sonsuz sayıda sonsuz kere sonsuzluğun içinde anlaşmış insanlar.

Peki Neyi?
Sezgi, Öfke, Neşe
Buruk düşüncelerle oynaşan her köşe
ve ne birbirlerinden uzak,
ve ne de yakın;
Ancak her şey açık 
ve ancak her şey kapalı olduğunda,
Zihinlerdeki her girdap berraktı ve de tüm ayrıntılarıyla,
ve yine pusluydu bütün taşkınlıklarıyla.

Peki her kimse?
Her kimse 615'lilerdi,
Her kimse 495'lilerdi,
Ancak her kimse sadece birbirleriydi.
Çünkü sadece birbirleri için karşılıklıydı,
Diğer türlüsü ise sadece bir solukluk ateşkes.

Peki, Ama, Ancak, Sarı niye oturuyor bu tepede?

Satırlar ilerledikçe neden büzülüyor aklı,
Neden cam gibi bir sis sarıyor etrafı,
ve neden soruyor, ve kime?

615 ve 495 yanımızdalar her zaman ki gibi,
Sarı Dağ okuyanın göremeyeceği sonsuzlukları gösteriyor,
Kumlar akıyor yavaşça saydam, sabit ve göğe.
O zaman bu göremediği şey ne?

Saydam bir cam nasıl engeller görüşü,
Geçirmez mi delikli kumaş şarabı,
Akmaz mı yırtık bir duvardan hane sedası
Ve de bilinmez mi çatlaklardan damlayan suların üzerinde denizler olduğu
Varsa bilen
Varsa gören
Ve varsa o
Nasıl olmaz ki cevabı?

Yoksa,
İlk gelen  o mu buraya,
Üzerlerine saydam tahtalar çakılmış
Saydam camların önüne.

Neresi burası ve neden?
Bu çok saçma,
Bu sonsuz insanın,
Sonsuz kere,
Sonsuzluk üzerine anlaşmasından da,
Bunu anlatan satırlardan da,
Okuyan gözlerin tükenen sabrından da saçma.
Ve başta bekleyen maiçfktıah dan da.

Sanırsa Sarı dağın gölgelerinin bir yerinde,
Bir şekilde,
Görünmez taneler biçiminde,
Akıyor zihnine,
Her ne kadar
ne olduğunu
nerede olduğunu,
nasıl olduğunu
neden olduğunu
bilse de yine de...

Ve sözünün kesileceğine dair anlaştıkları
bir akıntı da katılayazıyor bu selin içine...

PKJŞJBD SONOPFJBOJ ADHSECE ŞGŞÖŞİŞJ HOJDÖEJD AFÖF BDÇD OÖFRFVKÖ.
"AŞ JO BOİOH?" ROHIFJBO PKÖŞVKÖ.
PDÖE FPO BŞÖŞVKÖ, SOHÖDÖ ÜO SOHÖDÖ ÇOÖ SDJO AFÖOÖ AFÖOÖ ŞYŞHSDJ HDVDÖHOJ BTRTJLOIOÖFJFJ GFZUFPF HDVAKIİŞR ÇDIBO "AFIİFVKÖŞİ" BFVO VDJESIEVKÖ.
ḞHFPF BO RDREÖEVKÖIDÖ, GTJHT AFÖF LOÜDAEJE AFIBFCF AFÖ PKÖŞJŞJ LOÜDAEJE DIEVKÖ ÜO BFCOÖF FPO PKÖŞPŞJŞ AFIİOBFCF AFÖ LOÜDAE ÜOÖFVKÖ.
"RFİBF JO KIDLDH?" BFVO FSOIFVKÖ HDVESPEZLD, UMZIOÖF PDÖE HDVDHIEHIDÖBDJ HDVİDVDJ PDÖEVD.
AOHIFVKÖIDÖ AFÖDZ, PDÖEJEJ UFÖBDNIDÖEJE FZIFVKÖIDÖ, UOIOJFJ BDIUDIDÖEJE UMZITVKÖIDÖ ÜO HKJŞRİDVD SOHÖDÖ ITZŞİ KIŞJLD AFÖ POP VTHPOIFVKÖ VDÜDRGD "VTLOIOÖ AOJF GDCEÖDLDHSEÖ PDJEÖEİ."
"ÜO PKJÖD?"
"PKJÖD-" BFVKÖ PDÖE ÜO DPIEJBD ITZŞİPŞZ KIDJ HKJŞRİDIDÖE AŞ POYOÖ UOÖGOHSOJ NDVIDRSEHIDÖE AFÖ UFÖBDNSDJ PMZIOÖF GEHDÖEVKÖ,"-PEJE AFIİFVKÖPŞJ..."
PKJŞJBD PDÖE PDÖE ŞYŞHŞ DÖBEJD DIEVKÖ ÜO PDVBDİ AFÖ NŞPŞ HDNIDVDJ ROYYDY SDÇSDIDÖEJ FGFJBOJ PDBOLO UMZIOÖFJFJ FGFJBO HF BKJŞH AFÖ ADHER ÜO İDS AFÖ UTITR POGFIFVKÖ.
ÜO HŞİIDÖ VŞÖBŞ UMIUOIFVKÖ,
PDÖE BDC DHEVKÖ PKJPŞZ GOÜÖOJBOJ,
İDS UTITR PFPFJ FGFJBO HDVAKIŞVKÖ,
ḞHF BKJŞH ADHER AŞIŞRŞÖHOJ
ÜO BO UMÖTJIOZ NOÖBO ÇDID AKVŞ BDIUDIDÖID KVJDREÖHOJ.

Hikaye Birahanesi

Cilt I: 495


587 ile 474 yanında
Uzun zamanların arasında
Ve büyükçe bir ibadethanenin ortasında,
Dört küçük yeşil göz aralandı.

İçerisine akşam ışıkları vardı,
ilk hanenin,
sonra ibadetlerinin,
sonunda gözlerin...

Gövdesinde barındığı
Kadim ağaçların ortasına kurulmuş,
Sarmaşıklarla dolanmış
ve geniş yaprakların beyaz salkımlarla örttüğü
Kumlu gökyüzü altında ki bu yerde,
Küçük yeşil dünyaya iki çocuk bahşedildi.

İlkin bir göz yaşı düştü bir kadından,
İkincisi bir adamdan
ve kalanları ise bir kaç hizmetkardan
kumların ve adamın ve kadının,
inançlarının aşkına...

Sonsuz uzakta ve yakında,
Adımlar ötesinde,
İki dağın bitişiğinde,
Eski taşlar, dallarla kurulmuş sütünlar,
Tümünü çevreleyen zümrüt surlar içinde 
bir abartılı sandalyenin gölgesi belirdi o anda.

Minik çocuklar, küçük dünyanın büyük hükümdarına kader olmuşlar,
ve sonu olamayan sayıda insanın ülkesine de varis sayılmışlardı.

Ancak henüz bu satırda başlarına yıkılmadı dünyaları.

Çatlamaya başlayan tavanları,
Dünyaya getirildikleri günün akşamında,
Sonsuz kumların ışıklarında,
Mutlu bir çiftin
ve huzurlu bir ülkenin  
düşünceleriyle birlikte
görünmez bir kusur haline geldi.

Sıvandı üzeri ikisi için aşkla,
hizmetliler için inançla,
Gelenekle kalanlar için.

İçin için belirdi hisleri,
İleriki düşüncelerin sahiplerine,
ve sınırsız kumların 2521125.'si geçti
olay ufkundan tekrar,
maiçfktıah sı serildi abeceye.

YTVTSBT EÇKCI
EORŞÇPISRIZ JĞKĞFĞ JNMULUMT UYLTYTM AIPI.
BNHUJKTPĞM ŞÇMI, JUL VÇ RUYKT ŞTMĞSŞĞ 
RNFUJ VÇ RĞHTJ GIRRÇŞIKÇP IKJ CÇDT,
EÇKÇMÇJKÇPIMÇ IJI BNHUJ CTGT JTŞĞKCĞ.

YNPEUM EOZKÇPI LUŞKU NKLTRĞ EÇPÇJÇM
JUŞKU GIZLÇŞBI...
THĞYKT ŞIŞPÇCI GIRKÇPI,
DIJIPKÇP VUPCU ATSĞMT,
CĞSĞMCT IRÇ GÜZÜMKÜ AIP LTŞÇL EÇZCI KTJIM.

N,
AIKIYNPCU,
JÇMCIMI IMZIVTYT BÇJÇMKÇPIM AIKCIJKÇPI
AIP SÇYI.
ROYKÇLÇYÇ CIKI VTPLTCĞ.
MTRĞK NKRT TMKTSĞKTHTJŞĞ.
NJUMTHTJŞĞ JTCÇPÇ ŞTGŞ JUPLUS YTZLTKTP.

ZTLTM EÇBŞ1JBÇ,
TKDTAÇ IKÇPKÇCIJBÇ,
RTŞĞPKTPT RĞPT EÇKCIJBÇ,
JĞŞTKTP JNMUSUMHT,
COJÜKÇHÇJ NKTM EOZ YTSĞ NKTHTJŞĞ,
TMHTJ VÇ TMHTJ AIP BIDŞ EOZCÇM.

Hikaye Birahanesi

Cilt I: 615


700 ile 587 yanında
Unuttukları uğraşların arasında
Ve büyük ifadesinin küçük kalacağı bir kalabalığın ortasında,
Bir çift göz dinlemeye çalışıyordu anlatılanları.

" Başlangıcı yaşamımızın, 
gösterdiğim şu kumlar,
taşıdıkları gökyüzü,
hepsi, 
bir maiçfktıah ile yaratıldı."
Parmağı kilitliydi havaya,
Adımları yere.

Kükredi kulaklara renk veren ateş
yaydı turuncu kokusunu tenlerine,

Devam etti:
" Unutulmayacak bir detaydır
bizim varlığımız için,
ve gerçekliği vardır 
bu sebeple her çabanın..."

Oda doldu sisli sözcüklerle
"onu tekrar yaratmaya çalışan."
Kelimeler sustu.
Hava aldı sözü bir salise kadar.
Okundu tekrar gözlere puslu bir endişe,

"Kolay mı?
Değil tabi ki de...
Hayır, hem de hiç,
düşünülemez bile kolay olduğu,
düşünmeyin sizde kolay olduğunu."

Gözlerin sahibi işitiyordu 
Sözcüklerin suretini,
Ciddiyetle bakıyordu harfler,
Her sesten telaşa ilişkin bir koku yayılıyordu.

Devam etti satırlarının seyri:
"Fakat mühim değil,
Biz anlatamayız bunu zor yada aksi şeklinde,
Verilmemiş bize bunun görüsü."

Ateşten bir kor daha düştü.

"Verilmemiş hissi,
ve kokusu,
ve tadı
ancak ki acı bir tuzu."

Abeceyle ışıldadı  kulaklara,
Turuncu koktu gözlere,
Tuzlu hissettirdi tene,
Sözcükler dolandı birbirine.

Taş gibi görünen,
Taş gibi kokan,
Taş gibi hissedilip,
Tadı rengiyle eş olan
Sütuna düştü gözler.

"Verilen ise işte bu."

VŞKŞRDİ UHÖ ÖTZEDÖ CPSH,
PCPJCÖ UŞJDLĞİJDRSĞ,
SŞÖŞLYŞ PTSŞL ENZ İĞÖOSĞ DSCRC.

DJBĞÖKDBĞ M.

PMLŞLBD VHLC DSCR İCPSH ÖTZEDÖĞL UCRJHPHLH.
"ÜCÖCYCFHKHZ UŞ."

BŞVŞJDÖĞ ŞZDLBĞ VCÖC,
ENZJCÖH VMÖŞJKŞRSŞ BHLJCKCİSCL,
İDÖRĞPĞLBDİH HPC BCÜDK CBHVMÖBŞ GDÖDÖCSJC

"DJDYDFĞLĞZ HPC İDJDL GCÖRCV."

UHSSH PNZJCÖ GĞZJĞYD,
BŞVEŞJDÖ BMJDRSĞ ÜTYŞBŞLBD
BMFÖŞJBŞ BŞVŞJDÖĞ,
AĞİDÖDKDBĞ BHJHLBCL JDİHL
"LDPĞJ"ĞLĞ.

Hikaye Birahanesi

Cilt I: 700 - 474


Denilirdi ki,
Irak bir köşesi varmış dünyanın.
İki tane aslı:
Birini ikisi,
İkincisini beşi sarmalarmış.

Okurlar ki,
Bu mısra sıransında anlamışlar.
Yazılanlar yalnız olan adına yazılmış.

Adı yokmuş,
Kendini üzerinde barınanlar adlandırmış.
Karşı iki kıyıda oturup,
Birine bakıp
Diğerinin suyuna gitmeyen,
Tam olduğu gibi ortada kalan,
Bir isim vermişler ona.

Deniz demişler adına.

Neden mi?
Kim bilir neden...
İsmi bu olmuş.

Bütün evreni saran
Çevrenler altında,
Sütun sütun yükselen kumlarla
Oyun tutan manzaranın azı böylece göz boyarmış.
Ola ki güzellikte birinci değil ise,
İkincilik esirgemek,
Göz zevkinden mahrum olmakmış.

Estetiğinin en ince detayı
Onun üzerinde bitip
Uçuşmayı ret eden kumlarıymış.
Havai aleme küsmüş
Bir demet ışık,
Göklerden saklanmaya çalışır gibi görünürmüş.

Onu çevreleyen sonsuz kıyılar,
Onlar üzerinde yaşayanlar,
Paylaştıkları çevrene basılmış bu gravürün
Bir armağan olduğuna inanırmış.

Bu sebeple hiç göz göze görememişler.
Onları ayıran güzelliği
Sadece çirkin cezalar 
ve karanlık yargıları uğruna aşmışlar.

Aşmışlar.
Aşıyorlar.
Aşarlar.

Kalastan yüce kadırgalar,
kalyonlar, baştardalar ile aşarlar.
Her birinin inançları ile boyanmış
Yelkenleri ışıklara aşarır.
Ağarır.
Alfabeye beş harf bırakır.
üaşut'a boyanır.

PBLÖĞJBÖĞ İH,
PMLPŞV ÜTVCÜHLC,
MJŞÖPB EHÖH GBİHK,
ETSTL EBPKB,
MLŞL ÖCLDHLC ETÖTLCYCİ.
MLŞL DNÖZTFT ÖCLDC.
MLŞL İĞÜĞPĞLĞL ÖCLDHLC.
MLJBÖĞL DNÖZTFT ÖCLDC.

ÜBJBLJBÖĞL,
YCVBJBÖĞL,
ÜBÖDĞJBÖĞL ÖCLDHLC.

UC,

TVCÖHLC BPSĞİJBÖĞ ABÖRBÇĞ Bİ İCPCL ĞRĞİJBÖ.
HİH İHRHLHL ÜTVTLC EBİĞÜMÖJBÖ.
MLJBÖ HPC EHÖEHÖJCÖHLC.
PCÜHÖJCÖHLZCL ÖCLİJCÖ CİPHİ DNVJCÖH
M İBZBÖ ÜBİĞL UC M İBZBÖ ŞVBİJBÖ İH
İCPHRKHÜMÖ EBİĞRJBÖĞLĞL AHVDHPH.
PBZCYC EBİĞÜMÖJBÖ,
PMLPŞV ŞVBİSBL,
EHÖH EHÖHLC,
ZHFCÖH ZHFCÖHLC.

İHKPC,
HPSCKHÜMÖ,
DNÖZTİJCÖH,
HİH ÜCÖHL ÇBÖIJĞ ÖCLİJH
EHÖ ECÜBVB EMÜBLKBPĞLĞ.

Hikaye Birahanesi