Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

.mürekkep


  Selam mı denir? Merhaba mı, nasıl başlanır söze? Bilmem ki nasıl görünecek zikrettiklerim sizin göze. Ama anlatayım yine de, varsa ivediliği kelimelerin belki işlenir birilerinin zihnine. Kararsız tümcelerim içine düştüğüm tekrarı açıklamak amacıyla var oldular, ama isteğim haricinde olsa yada olmasa içlerine damlayacaktır özüm sözlerimle. Aslında dürüst olmam gerekirse, kendimi sakin... Hayır sakinim, başlamalı artık tasvire.
   Benim hayatım açık sözle bir mapus hayatıdır. Neresi bilmem burası ancak buranın içine hapsedildiğim bellidir bana. Nedenini de, pek bilmem. Aslında bilmediklerimi saymakla sürdürürsem cümlemi size de pek bir şey gösteremem. O sebeple bildiklerimden gitmeli düşüncemin çizgisi. Evet, mapus hayatı yaşıyorum şahsımın ,ve muhtemelen kimsenin, yerini öğrenemediği bir yerde. Ancak, buranın nasıl bir yer olduğunu size öğretmem mümkün. Burası bir koridor. Uzunca bir koridor. Fazla çok fazla... Sonsuzca uzunlukta bir koridor demeli en iyisi. Sol tarafı ,zımparalanmış olduğunu zannettiğim taşlardan yapılmış. Sağı daha kusurlu kesme taşlardan kurulmuş. Aralarında ki fark ise sağda bir yerler var. ''Nasıl bir yerler, derseniz?'' oldukça güzel bir soru sormuş bulunursunuz. Cevabı ise kapılar ve hücrelerdir. Hücrelerin parmaklıkları arasında kapılar olsa da, böyle ifadesi daha kolay. Çünkü her yerde kapılar olması sıkıcı... yorucu olmaya baş... Hayır, çünkü kapılar ve hücreler biraz farklı. Kapıların arkası örülmüş -zımparalı taştan örülmüş; böyle fark ettim iki duvarın farklı olduğunu- oluyor genelde. Hücreler ise her zaman, yani her zaman aynı. Ne kadar aynı? Ne kadar mı aynı? Hepsi 14'e 11 adım genişliğinde, içleri boş; yani bir metal bardak, hani o parmaklıklara sürülenlerden, hariç hiçbir şey yok içlerinde. Bunlar koridora rastgele dizililer.
  Şimdi yanlış anlamayın istisnalar vardır eminim bu anlattıklarıma ama ben uğraşmak... Hepsini inceleyemediğim için böyle aynı olduklarını varsayıyorum. Çünkü her kapı ve hücreyi incelemem bu yerin doğası sebebiyle ne olası ne de benim için güvenli. Ben burada yalnız değilim. Sanırım değilim. Evet, ben muhtemelen, burada yalnız değilim. Burada göze görünmeyen bir şeyler var. Demem o ki ''hayalet'' değiller. Onlar daha çok saydamlar. Biraz camı andırıyorlar. Emin olabilirsiniz ki koluma... Size temas edebiliyorlar. Çok arkadaşlık kurmaya yatkın değiller. Oldukça öfkeli yaratık... Varlıklar. Ama, sadece koridora çıktığınızda size saldırıyorlar. Saldırı mı? Saldırı, evet size koridora çıktığınızda müdahale ediyorlar. Hemen olmuyor ama bu müdahale, genelde sizi takip ediyorlar ilkin. Gizlenmiyorlar da, oros... Gizlenmek konusunda yetenekli değiller, genelde adım seslerinizi taklit etmeye çalışıp başarısız oluyorlar. Tabi, takip edildiğinizin farkına vardığınızı onlara hissettirmeyin. Yoksa kolunuzu kır... Yoksa üzerinize çullanabilirler. Sizi öldürmüyorlar sanırım. Ama ayıldığınızda, rastgele bir hücrenin içine kilitlemiş oluyorsunuz. Böyle olmadığında ise sizi sol duvarın üstünde konuşlanmış parmaklıklı pencerelerin ışığına kadar takip ediyorlar. Sonra da size müdahale ediyorlar, her yönden.
   Burası genelde karanlık bir yer. Karanlığın içinde bir şeyleri seçmeniz mümkün ancak, bunun gözlerim için sağlıklı... çevre görüşü için yeterli olmadığını belirtmeliyim. Asıl ışık kaynakları bahsettiğim korkuluklu pencereler. Onların ardında güneş ve gökyüzü ve bir daha sönmeyecek bir ışık... Yani bu karanlık, yete... Ama ya orası dışarısı is... Çıkmak istiy... Dışarı ışığa çı...
  Henüz pencerelerin ardında ne olduğunu gözlemleyemedim.
  İstisnalar var demiştik. İstisnalar, istisnalar, nelerdir onlar? Misal, bazen kapıların ardı boş değil. Yada boş mu? Yani kapı örülü değil. Bazen kapıların ardı zımparalanmış, ve pencerelerin ardına bakmak için tırmanması oldukça zor, olan lanet olas... taşlarla örülü değil. Ve artlarında bir oda var. Güzel bir oda sanırım. Çok hoş ve karanlık. Adımlarımla ölçecek vaktim olmadı maalesef, nedeni ise saydam peze... saydam varlıkların bu odaları bulduğunuzda oldukça sinirleniyorlar oluşu. Bu odaların içinde merdivenler bulunuyor genelde. Zirvesinde ise yine yeniden yeni bir koridora çıkıyorsunuz. Vardığımız koridor yeni mi, aşağıdaki ile aynı mı bilmiyorum ancak, bu merdivenlerden çıktığınız surette, hemen bir hücre içine girilmesi ve kapının sürgüsünün çekilmesi gerekiyor zannımca. Yapmadığınız taktirde suratsı... varlıklar sizi gerçekten öldürebilir. İçinde bulunduğum hücrenin parmaklıkları yere paralel mevkide eğrilince böyle bir kanı içerisine girdim. Beş gün sürdü, beş gün boyunca... Parmaklılara vurd... Çok fazla ses...Çok sesli, yete... Çıkmak! Çıkmak, buradan çıkmak, dışarı, dış, dış dış dış dış dı...
  Başka istisnai bir örnekte şu olabilir. Bazen, sadece dışarıdan açılabilen, hücrelere hapis olduğunuzda; yine gözle düzgün seçilmeyen bir şey hücrenizi izlemeye başlıyor. Tam da parmaklıkların önünden. Bunun şeffaf olanlarla aynı olduğunu düşünmediğim gibi, bir ruh türevi bir şey olduğuna inanmayı da ret etmiş bulundum. Sonra parmaklıkların içinden geçip kendileri yanıma oturdu. Hani evrenimizde var olan neredeyse en temel fiziksel yasalar gözlerimin önünde çiğnendiğinde daha büyük bir korku içine bürünürüm sanmıştım. Ancak pek öyle olmadı. Kendisi, bu görünmez insan, oldukça yardımcı yada öyle olduğunu tahmin ediyorum. İçinde bir hafta uykusuz kaldığınız hücrenizi açmakta yardımcı en azından. Koridora çıktığınızda bir süre size eşlikte ediyor. Biraz güvende hissedebilirsiniz kendinizi yanında, ama yakın zamanda bir pencere bulmadığınız takdirde gitti. Gitmiş oluyor yani. Yanınızda kalamadığından muhtemelen. Tabi neden kalamayabilir? İşte güzel bir soru. Neden kalabilsin ki? Değil mi ama? Neden bir sonra ki pencerede tekrar karşınıza çıkabileceğini düşünün ki? Düşünmeyelim o sebeple... Yoksa şeffaf anasının merhametinden yoksun olan varlıklar sizin bacağınıza müdahale etmeye çalışabilir.
  Şimdi şu şekilde çok iyi bir gözlemci olduğunuzu dışa vuracak bir soru sarf edebilirsiniz bana: Sen bunları nasıl yani, iletiyorum size? Kalemle efendim ve bu kesin. İşte kesin şekilde elimde bir kalemle, yazıyorum şu an. Bir kağıdın üzerine buseler konduruyorum. Ben bunları metal bardakların içinde buluyorum. Muhtemelen size de öyle denk gelecektir tahminimce. Kalemi ilkin kendimi burada bulduğumda bulmuştum. Güzel bir kalemdi, biraz eski mi? Daha çok bir antika, müzelik bir parçaya benziyor. Yanıma aldığım da iyi olmuş çünkü diğerlerinin içinde hep kağıt buluyorum. Ve hiç birinin içinde mürekkep yok... Hiç yok hem de. Bir sefer hariç yok, merdivenlerden çıktığımda bulduğum bardağın dibinde bir kısım vardı. Kapıyı kapatmak için koşunca onunda bir kısmı üzerime döküldü. Yine de bir süre daha bu sıkış... Sıkıştı... Mekanı size tasvir edebileceğim sanırım.
  Bugün çok ilginç bir hipotez kurdum. Şeffaflar yine oldukça... Biraz fazla hareketlilerdi. Boynumu hissedemedim. Şah dama... Bir şey gird... Acı, fazla acı... Ancak, bu sefer yeni bir şey kavradım. Size aktarmalı bunu, size hemen aktarmalı. Sizce de bu sülaleleri bell... Yani varlıkların bu şekilde davranmaları için bir şey olması gerekli değil mi? Yani bu her zaman ki ,koridora çıktın şimdi ölümünle yüzleş, şeklinde olan bir müdahale değildi. Bunun bir sebebi var ve o da merdivenlere yaklaşmış olamam. Bu iyi bir haber, bu muhteşem hatta. Tahmin ettiğimden daha az mürekkebimin olduğunu fark ettiğimden iyi. Belki, tekrar karşılaşabileceğim. O zaman muhteşem olur, evet o zaman olur.
 Tamam, tamam, tama. Yazmak istiy. Tamam diyorum az yazmam lazım. Uyumadım. Bayağı oldu. Hücreden daha çok oldu. Adım sesleri duyuyorum. Ama Saydamlardan gelmiyor. Yine ışıklarda saldırıyorlar ama. Neyse çabuk bulmam lazım merdivenleri. Mürekkep hala az. Buradan çıkm. .. . Merdivenler, evet bulurum yakında. Heralde, umarım.
 Dörtgün sonra buldum. Burada gün yok ama neyse. Herhalde öyle bir şey geçti. Kapıyı açtım ama Saydamlar saldırmadı. Bu sefer merdivenler çok yüksek. Uyumam lazım. Ayakta zor duruyorum. Puştlar öldürmeyecekse de burayı tırmanırken düşerim kesin. Kalem muhafazasından çatlakmış bu arada. Etrafına üzerimdekini sardım, ama. Bulacam yazı şeyini işte. Mürekkep. Yakında hücre var orada da uyuyacam. Bir daha buluşmam lazım onunla.

 çok ses var. heryerde çok ses var. geçen seferkinden çok yüksek. uyudum. uyandırdılar. hepsi vuruyor parmaklılara. mürekkepte her yere akmış. hareket ettikçe daha çok vuruyorlar. çıkamıyorum. merdivenler yan kapı gidemiyorum. çıkamıyorum. çıkamıyorum çıkamıyorum girecek. içeri gelecekler. sıçtım. bit bit ti m . parmaklık kırılacak korku yor um korkuyorum mürek kkkepte bitec