Sıfır Günlüğü: Birinci Şahıs


Bulanık...

Kırmızı çalınıyor gözüme,mor biraz da sarı bir gökyüzü.Anlıyorum ki bu gün batımı; "saat kaç ki yedi mi sekiz mi?".İnce bulutlar var gök yüzünde hafif bulanıklar ama beyazları kaçmıyor gözümden.Hafif hafif geçiyorlar geceye.

Bulanık...

Anladım ki çimlerin üzerindeyim.Yeşilleri kırmızı kesilmiş gökyüzünden.Uzunca meşeler süzülüyor ileride.Başımı soluma yatırdığımda uzaklarında bir de orman görüyorum koyu renkli ,çam olsa herhalde.

Bulanık değil artık o kadar.

Sağa yatırdığımda başımı net artık görüntüm.Önümde büyük bir açıklık, güneşte buradaymış meğer.Çimler uzunca gözüküyor yattığım yerden.Biraz alçalıyor açıklık ilerde birden kayboluyor.Belki bir kıyı vardır orada.Güneş halen aynı yerinde.Gök yüzü halen mor-kırmızı. Halen ince uzun bulutlar sarı şekilde parlıyor.
Yavaşça doğrulmaya çalışıyorum.Başıma bir ağrı saplanıyor, kollarım tam tutmuyor.Biraz başımı sallıyorum ama nafile.

"En iyisi ayağa kalmak."

Gerinirken etrafıma bakıyorum. Güneş halen yerinde. Belki de ağrıdan zaman uzunca geldi bana.

"Ama..." Sırtımda ki teri hissediyorum.

"Ben...Nerdeyim?"BURASI NERESİ? 

"AĞAÇLAR, ÇİMLER, BEN BURADA NE YAPIYORUM?"

Sonra aklıma daha da zor bir soru geliyor...

"BEN..."

"Ben kimim?"

Midemi bulandırıyor bu soru.Alnımdan akan terleri hissedebiliyorum.Soğuk bir his kaplıyor çevremi,bıçak kesecekmiş gibi geliyor tenimi. Siyah birşey... "Benim... kaçmam lazım!" Dememle bir adım atıyorum.Atığım adımla yere kapaklanıyorum.Gözlerim bulanıyor tekrar siyah birşey kaplıyor görüşümü...
                              
                                      *****
Bulanık...

Kırmızı çalınıyor gözüme,mor biraz da sarı bir gökyüzü.Anlıyorum ki bu gün batımı; "saat kaç ki yedi mi sekiz mi?"Gök yüzünde ince bulutlar var...


Bulanık...

Çimlerde yatıyorum...Uzunca meşeler...Solumda koyu bir orman...

Net...

Sağımda meşeler...Alçalan bir çimenlik...Güneş batmadı hâlâ...
Başım ağrıyor...Çok ağrıyor..!

"Hayır..."
"Kalkmam lazım! Hemen kalkmam lazım"
Doğruluyorum hemen kollarım tutmuyor...
"Ha-yır!"
Sırtımda ter birikiyor bir daha. Koşmaya çalışıyorum.Adım atmamla tekrar düşüyorum.

"Hayır,hayır,hayır,hayır! Bi daha kalkmam lazım." 

Bir his yakınlaşıyor bana.Soğuk,bıçak gibi keskin.Bacaklarımda ki acıyı ancak şimdi hissedebiliyorum.
Kan...

"Kan?"

"KAN!"

Derin bir çizik var bacağımda boydan boya.Bunu görünce koşmaya başlıyorum topallıyarak.Önümde seyrek meşelerden başka birşey yok.Her adımda bacağım parçalanıyor gibi hissediyorum.Arkamda birşey var, kötü birşey, yardım lazım bana!

"Aaaaa!"

Meşelerden birinin gövdesinde birşey parlıyor.

"B-bıçak!"

Meşenin yanına vardığım gibi kavrıyorum bıçağı.Çok derinine saplanmış.Umrumda değil çekmem lazım , arkamda bişey var.Göz göze gelirsem-

"OTAR!"

Yüksek bir ses yanklanıyor kulaklarımda

"ODANA OTAR AYA !"

Sıcak hissediyor vücudum. Sırtımdaki keskin his dağılıyor yavaşça.Elim bıçağın kabzasında gözlerim meşenin gövdesine kitlenmiş şekilde kalıyorum.Ağacın gövdesinde anlam veremediğim harfler parlıyor.Gözlerim kararıyor tekrar.Bacaklarım güçlerini yitiriyorlar,yer düşüyorum.Bir siyahlık dağılıyor hafiften. Kırmızı çalınıyor gözüme, mor kaplamış gökyüzünü, sarı ince bulutlar, bulanıyor yine gözlerim.

Bir kaç ayak sesi duyuyorum meşenin ardından kendimden geçmeden önce...

                                                                           Gün 1

                                    Hikaye Birahanesi 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Duvar

Bir Baltaya Sap Olmak

Dik... Kıymık