Gri Şehir Siyah Uçurum
İçi boş, gri ve yıkıntı haldeki son sokağın sonunda onu da hiçliğe dağıtıp bitirecek şehrin kayboluşunu arkasında bırakmıştı.Kötü haber ise bu yok oluştan kaçarken önünde de gidecek bir yol kalmamış olmasıydı.Bir uçurumun başına çıkmıştı yürüdüğü son sokak.Biraz etrafa bakınınca da uçurumun uçurumdan öte zeminsiz bir kuyuya benzediğini anlayabiliyordunuz. Karanlık bir düşüş..."Buradan atlamak pek akıllıca olmaz." diye düşündü kendi kendine.Gri şehrin sonundaki siyah uçurumun kıyısı boyunca yürümeye başladı böylece.
Bu sefer yavaş adımları onu hiçbir yere götürmeyecekti.Şu an sağ tarafında bir hiçlik, Sol tarafında bir hiçlik vardı.Birini seçse kaybolacak, diğerini seçse kaybolacaktı... "Acıklı." diye fısıldadı kendi kendine.Ağlayacak gibiydi ama bir şey engelliyordu onu.Belki de kendini tutuyordu ağlamamak için.Tam anlayamıyordu zaten anlamakta istemiyordu açıkçası.Boşluğun içinde kalmış şehrin gökyüzü güzeldi en azından.Uçurum gibi simsiyahtı fakat bilim kurgu filmlerinden çıkma mavi plakaları seçebiliyordunuz. Birazda kutup ışıklarını andırıyorlardı, nazikçe hareket ediyorlardı hiçliğin ortasında.
Yavaşça yere oturdu.Gri toprağın üzerindeki gri çimlere dokundu.Ne kadar gerçekti, acaba şehrin bu kısmı ne zaman yok olacaktı...Bir saat belki de 2 kim bilir belki 10 dakikası kalmıştı.Bu düşünceyle birlikte yere uzandı, mavi plakaları izlemeye başladı mum ışığı gibi titriyorlardı.Uzun, uzun baktı siyahlığa, maviliğe, yok oluştan kaçış yoktu gerçekten.Bomboş hissediyordu kendini, derin bir üzüntü duyumsayabiliyordu biraz.Kollarını alnının üzerinde birleştirdi.Yavaşça tebessüm etti.
"Sanırım bu melankoli".
Hikaye Birahanesi